25 Ocak 2011 Salı

Dünyanın en gizemli tarikatları ve Tuncay Güney iddiaları. Devamı İstihbaratçı Bülent Orakoğlu'ndan çarpıcı ifşaat

Dünyanın en gizemli tarikatları

Dünyayı yönettiği iddia edilen en gizemli örgütler hangileri? Amaçları nedir? Nasıl doğdular? Bu gizemli örgütler kaç kişiden oluşuyor?

MASONLUK


`Mason` kelimesi taş ustası anlamına gelir. Başlangıçta mason loncaları gerçekten masonlardan, yani taş ustalarından oluşmaktaydı fakat daha sonra nedeni bilinmeyen bir şekilde, taş ustası olmayan bir kaç kişi bu loncalara girdi ve bu akımla birlikte oluşan yeni gruba `Hür ve kabul edilmiş mason` (free mason) dendi. Masonluk, başlangıcının resmi olarak 16`ncı yüzyılın sonu ve 17`nci yüzyılın başlarına dayandığı düşünülen bir çeşit `Kardeşlik` organizasyonudur. Dünyanın birçok ülkesinde beş milyon üyesi bulunmaktadır. Sadece İngiltere, İskoçya ve İrlanda`da 480 bin, Amerika Birleşik Devletleri`nde ise iki milyona yakın üyesi bulunmaktadır. Masonlar için sır ve gizliliğin bir gereği olan sembolizm çok büyük önem taşır. Masonlukta semboller, Masonik ilkeleri daha iyi anlatmak ritüellerin içerdiği aşamaları ve öğütleri belleklere iyice yerleştirmek bunların uzun ömürlü olmalarını sağlamak için kullanılırlar. Masonlukta sır olarak nitelendirilen şeylerin başında Masonik işaretler, sözcükler ve simgelere verilen anlamlar gelir.


İLLUMİNATİ


1776 yılında Almanya`nın Münih kentinde, Adam Weishaupt isimli Kabbalacı bir hukuk profesörü ve Baron von Knigge önderliğinde kurulan gizli bir topluluktur. Illuminati, `Aydınlanmış Olanlar` anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, daha sonraları gizli siyasi amaçları olduğu öne sürüldü. İlluminati dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır. İlluminati tarikatının kuruluş kökeni şu şekilde ifade ediliyor: `Kilisenin düşünce tarzına ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya`daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati`yi kurdu.`


OPUS DEİ


Opus Dei, 2 Ekim 1928`de Madrid`te sıradan bir papaz olan Jose Maria Escriva de Balaguery Albas tarafından kurulan 79 yıllık İspanyol asıllı bir örgüttür. Katolikliğe sadık, laik iş ve meslek sahiplerini biraraya getirerek Papa`ya Vatikan dışında destek olacak varlıklı ve iyi eğitim görmüş elit bir kadroyu oluşturmak amacı ile kurulan bu örgüt günümüzde Vatikan`da en etkili laik kurumdur. Gizli bir örgüt olan Opus Dei`nin tüm üyeleri Katolik meslek sahiplerinden oluşmaktadır. Bunun yanında her ülkede de örgütten sorumlu bir Kardinal bulunmaktadır. Onlara göre Papa`nın kimliği, Kilise`nin de, Papalık Makamı`nın da üstündedir. Papa, Tanrı-Krallığı`nın kutsal önderidir. Böylesine yüce bir mertebeye erişebilen kişi de elbette Olağanüstü bir kişidir. Bu nedenle Opus Dei, böylesine olağanüstü bir kişi tarafından temsil edilen Vatikan Devleti`ni yüceltir ve Kilise`yi ikinci planda görür. 2.8 milyar dolar serveti, 15 üniversitesi, 97 teknik okulu, 36 ilköğretim okulu olan Opus Dei ile ilgili pekçok tartışma yaşanmış ve olumsuz görüşler dile getirilmiş buna rağmen örgüt herhangi bir açıklama yapmamıştır.


KURU KAFA VE KEMİKLER TARİKATI


Bu tarikat, New Haven`deki Yale Üniversitesi`nde 1832 yılında William H.Russel`in öncülüğünde bir grup Yale`li öğrenci tarafından kuruldu.Kuru Kafa ve Kemikler Tarikatı, Yale`nin diğer gizli örgütleri (Ferman ve Anahtar, Kitap ve Yılan, Kurt Başı, Eliyahu ve Berzelius) arasında en eski ve en itibarlı olanıdır. Bu üniversitenin son sınıf öğrencilerinden, her dönem sadece 15 kişi seçen bu örgüte girebiliyor. en büyük hedefi, Yeni Dünya Düzeni`nin gerçekleştirilmesidir. Tarikata katılanlar, `Yeni Dünya Düzeni` ana hedefi esas alınarak eğitilirler. 1898 yılına kadar ABD yönetimi üzerinde sadece kısmi bir etkisi olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı, dünyanın en zengin ve en saygın insanlarını dünyanın en önemli mevkilerine yerleştirme çabası taşıdığı da belli çevrelerce söylenmektedir. Yeni Dünya Düzeni`nin en önemli fikir merkezlerinden biri olan Kuru Kafa ve Kemik Tarikatı`nın, diğer masonik örgütlere nazaran ABD`nin en etkin örgütü oldugu da biliniyor.


TRİLATERAL KOMİSYON


1973`te David Rockefeller, Henry Kissenger ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmus gizli bir örgüttür. Tohumları ABD`de atılan `Yeni dünya düzeni` fikrini tüm dünyaya yani Kuzey Amerika, Avrupa ve Japonya`ya daha iyi yayabilmek için oluşturulmuştur. Brzezinski 1973-1976 arasında başkanlığını yapmıştır. Tarikatın simgesi şu şekildedir: Bir kürenin üç yanından üç üçgen uzayarak kürenin ortasında buluşurlar ama birleşmemişlerdir. bunları birleştirdiğiniz taktirde tek bir büyük üçgen meydana çıkar. her bir üçgen trilateralin üç bölgesini simgeler. üçgenler muhtemelen piramit`i simgelemektedir. büyük üçgen de büyük piramittir. büyük piramitin birleşmemiş olması, tek dünya devletinin henüz kurulmamış olduğunu gösteriyor olabilir.


BOHEMİAN KLÜBÜ


1872 de kurulmus bir örgüttür. ABD` nin batı yakasındaki elitleri bu topluluğun üyesidir. cumhuriyetçi başkan ve başkan adaylarının tümü bu topluluğun üyesidir. Faliyetleri son derece gizli olan topluluğun özel vadisine giriş ABD devlet guçleri tarafından engellenmektedir. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına katılabileceği niteliktedir. ABD`nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır. Sembolleri baykuştur. Ritüellerde baykuşa hitap edilir ve bir simge olarak baykuş motifi kullanılır. Bohemian Grove hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu daha üst ve çok daha gizli bir seçkin kulübüdür.Bine yakın ABD eliti sürekli olarak hafta sonu California`da veya diğer eyaletlerdeki çiftiklerde toplanıp törenler yapıyorlar ve gizli ritüeller uygulanıyor. Kaynak:www.timeturk.com



ve Tuncay Güney iddiaları

Tuncay Güney sessizliğini bozdu: Hizbullah, devletin gayri nizam-i askerleri. Kamplarda eğitildiler. Özal'ın suikastçisi Demirağ'a ders verenler, Hizbullah'ın kadrosunu da yetiştirdi...

Ergenekon terör örgütüne yönelik operasyonlar, bir ismi de kamuoyunun gündemine taşımıştı. O isim Tuncay Güney'den başkası değildi. Türkiye'de bir dönem gazetecilik yapan Güney'in Ergenekon'un kilit ismi emekli Tuğgeneral Veli Küçük'le birlikte çalıştığı öne sürüldü. Farklı iddianamelerinde adı yüzlerce kez geçen Tuncay Güney, 'firari şüpheli' olarak gösterilmesine rağmen hakkında tutuklama kararı çıkarılmadı. Öldürüldüğü bile öne sürülen Güney, sessizliğini TAKVİM için bozdu. İşte Güney'in açıklamaları:

Domuzbağları ile hafızalara kazınan Hizbullah örgütü nedir?

Hizbullah terör örgütü değil, bir devlet örgütüdür. Derin devletin imamları ya da gayri nizami askerleridir. 3'er kişiden oluşan üç grup halinde 9 kişilik hücre gruplarıdır.

Peki bu örgüt çökertilmemiş miydi?

Uyuyan, görev saatini bekleyen hücreleri çökertmek imkansızdır. Eğitim kamplarında özel dersler aldılar. Silah kullanma, bomba imalatı, sabotaj, fidye alma, adam kaçırma ve suikast gibi eğitimlere tabi tutuldular. Kartal Demirağ'a (Özal suikastçısı) ders veren eğitmenler Hizbullah'ın kadrosunu yetiştirdi.

Bu örgütün arşivi Beykoz'daki villa baskını sırasında devletin eline geçmişti.
Şifrelerinin çözülmesi gerekmez miydi?

10 yıl öncesine ait bir tane sağlam bilgi donanımlı Hizbullah raporu bulamazsınız.

Üzerinde hiçbir ciddi araştırma yapılmamış tek teşkilat Hizbullah'tır. Yani bu örgüt devletçe korunuyor mu?

NATO üyesi olan bütün ülkelerde, iktidara bağlı olmayan gizli askerler halen görev başındadır. Sovyetler'in çökmesi ile Avrupa'daki gizli yapı olan gayri nizami teşkilatlar ve sivil uzantıları yeniden yapılandırıldı. Türkiye'de bu yeni yapılandırılmaya gidilmedi.

Gladyo benzeri bir yapı mı?

Hizbullah benzeri sağda ve derin solda, Atatürkçülük kisvesi altında birçok naylon örgüt bulunmaktadır. Bir takımı uyuyor. Bir takımı da siyasi arenada...

Derin destekleri bulunan örgütün amacı ne olabilir?

Gelecekteki eylemler, iktidarı zan altında bırakma faaliyetidir. Hükümet ve güvenlik birimleri biçare gösterilirken, spekülatif haberler ile yöneticiler zor durumda bırakılacak.

Bu yapının sol kanadı nasıl?

Hizbullah benzeri derin solda Ekimciler var. Polis halen bu grubun içine adam sokamadı. Kuruluş yerleri İzmit- Tuzla-Adapazarı. Oysa bu bölge Ülkücü mafyanın üstlendiği bölge ve "Şeytan Üçgeni" olarak biliniyor.

Nasıl yani...

Eylem yapıncaya kadar bu kişileri tanımıyoruz. İşte bunlar uyuyan dinci veya derin solcu örgütler.

Hepsinin amacı aynı mı?

Hizbullah'a Hizbul-şeytan denildi. Aslı; Gayri Nizami İmamlar... Eski Ülkücüler, komando kamplarında eğitim gören 'devletin sokak polisi' görevini üstlenmişti. Hizbullah ise uluslararası ve yerel istihbaratın ortak projesi olarak kuruldu.

Dış bağlantı ilk günden bu yana var mıydı yani?

Medya Türk toplumuna Hizbulşeytan diyerek haber yaptığı günlerde... Dış istihbarat servisleri, raporlarında Hizbullah'ı "Devletin Gavur İmamları" projesi olarak tanımlıyordu.
Bugüne kadar Türk istihbarat birimleri ABD ve Ortadoğu ülkeleri ile Hizbullah konusunda bilgi alışverişinde bulunmadı.

İranlı diplomat Muhsin Karger, o dönem Tahran'a gönderdiği raporda Hizbullah'ı "Türkiye'nin Hizbul-şeytanı" olarak tanımlıyordu. Karger; Türk basınındaki birtakım gazetecilerle görüşmesinde de örgütü Hizbul-şeytan olarak tanımladı.

İran'ın Hizbullah'tan böyle söz etmesi enteresan değil mi?

Hayır. Örneğin, Hizbullah Beyrut'a ekip yollamıştı. Lübnan'daki Şeyh Fadlallah ve Hasan Nasrallah ile görüşme yapıp yardım talep etmişlerdi.

Tahran yönetimi bu ilişkiyi engellemiş, Hizbullah'ı "Ankara'nın kuklası" olarak tanımlamıştı.
Ve bizim Hizbullahçılar Beyrut'tan elleri boş dönmüşlerdi.

Hizbullahçılar'ın tahliyelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hizbullah sanıklarının Yargıtay tarafından "serbest bırakılması" tamamen hukuksal bir oyun. Hükümeti yıpratma planı devreye sokuldu. Bölgede terör örgütü PKK eylemlerinden sonra, Hizbullah'ın eylemlere başlaması çok yakın. 28 Şubat benzeri yeni bir kaos ortamı ile karşı karşıyayız.

Mali takip yok

Tuncay Güney, açıklamalarında Hizbullah'ın mali kaynaklarıyla ilgili olarak da konuştu. Güney, "Türk istihbaratı PKK'nın mali kaynaklarını biliyor. Ancak Hizbullah'la ilgili böyle bir çalışma yok" dedi.

Dink suikastiyle aynı birim

TAKVİM'e gündem değiştirecek açıklamalarda bulunan Güney, Dink cinayetine de değindi. Güney, şöyle konuştu: "Malatya cinayeti ve Hrant Dink suikastında kullanılan gençler, milliyetçi olarak tanınıyor. Hizbullah ise Allah'ın askerleri... Her iki grubun da emir aldığı, eğitim aldığı birim, aynı daire..."


28 Şubat sürecinde Başbakanlık Takip Kurulu raporuna göre Hizbullah'ın değişik kanatları ve insan gücü şöyle gösterilmektedir:

Hizbullah-İlim Grubu: 50-60
Hizbullah-Menzil Grubu: 80-100
Hizbullah-Vahdet: 20-25
Hizbullah-Selam:15-20.

Bu sayıların hepsi, söz konusu grupları özellikle tehlikesiz ve işlev halinde olmadığını göstermek amacıyla özenle verilmiştir.

Şikago örgütü

Güney, Hizbullah'ın eylemlerini yaparken "Şikago Çetesi"nden destek alacağını söyledi.
Güney, "Son 10 yıldır Türkiye'nin naylon-gizli orduları 'Şikago Çetesi' tarafından korunmakta ve görevlendirilmektedir. Hizbullah, Şikago örgütüdür" dedi.



İstihbaratçı Bülent Orakoğlu'ndan çarpıcı ifşaat
19 Ocak 2011 Çarşamba, 14:40
Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu'ndan gündeme damga vuracak açıklamalar...


Bugün iPhone uygulaması ile tüm gelişmelerden anında haberdar olun! TRT Haber'de dün gece Kozmik Oda programının konuğu olan Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, Rıdvan Memi'nin sorularını yanıtladı. Orakoğlu'nun programda söyledikleri çok tartışılacak, işte o açıklamalar :

'Hizbullah'ı eğiten Yeşil ve emrindeki ekiptir'

"Arif Doğan'ın ifadelerine bakarsanız Hizbul-Kontr değil mi? Yeşil bugün muhakkak ki JİTEM'in çok önemli unsurlarından bir tanesi. Şu ortaya çıkıyor burada, Hizbullah'ın nerede eğitildiği. Bu kadar vahşi, İslam diniyle bağdaşmayan zaten Hizbullahçılar dikkat ederseniz biz bunu yapmadık, devlet yaptı üzerimize attı filan gibi şeyler söylüyorlar. Ama netice itibariyle bu Hizbullah'ı kimleri eğitti ? Şimdi bunları eğiten yani Yeşil ve emrindeki bir ekip olduğunu düşünüyorum ben. Burada Hizbullah'ı eğiten bu gruptur diye düşünüyorum. Bu bakımdan çok ciddi bir şey kurmuşlar."

'İzzettin Yıldırım'ı sorgulayan ve öldüren Velioğlu değil Yeşil!'

"Hüseyin Velioğlu öldürüldüğünde, Zehra Vakfı Başkanı İzzettin Yıldırım da bir evde öldürülüyor ve evde ölü bulunuyor. Bu mezar evler hani çıkıyor ya. Benim tahminim birkaç gün önce öldürüldü, hatta operasyondan sonra öldürülmüş olabilir. Bu işte de ben, Yeşil'in olduğunu tahmin ediyorum.

Rıdvan Memi: Operasyondan sonra İzzettin Yıldırım'ın öldürülmesinde..

Bülent Orakoğlu: Tutuklu zaten Hizbullahçılar tarafından. Orda ki mezar evlerden birinde infaz edilerek zaten kasete sorgusu alınıyor ya.

Rıdvan Memi: Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın olabileceğini söylüyorsunuz ?

Bülent Orakoğlu: O süreçte İzzettin Yıldırım'ı sorgulayan ve öldürenin o olduğunu düşünüyorum,evet."

'Yeşil hala yaşıyor ve aktif, bir odada su ve ekmekle 5 yıl yaşar'

Rıdvan Memi: Yeşil'in hala aktif olduğunu düşünüyor musunuz bugün?

Bülent Orakoğlu: Ben hala yaşadığını düşünüyorum. Aktif yani, bu görev vermeyle ilgili. Çünkü dikkat ederseniz bugün dünyada bu tür terör örgütlerinde tetikçilik yapan insanlar bazen piyasadan çekilebilir, uykuya dalıyor denilebilir. Yeşil çok disiplinli bir kişi. Mesala kendisinin şöyle bir şeyi var; bir oda, bir su ve ekmek ver 5 yıl buradan çıkma de çıkmaz bizim tespitlerimize göre.

'Hizbullah, PKK ve Dev-Sol Ergenekon'un kurdurduğu naylon terör örgütleridir'

"Bugün mesala Ergenekon ilk iddianameye baktığınız zaman bu Ergenekon örgütünün kurduğu naylon terör örgütlerinden bahsedilir. Bu naylon terör örgütleri içerisinde; Hizbullah vardır, PKK vardır, Dev SOL vardır. Daha sonra gelişen şartlar içerisinde dini motifler kullanan bazı örgütlerde buna ilave edilmiştir."

'Hizbullah 2000 yılında silahlarını askeri bölgelere gömdü'

"Hüseyin Velioğlu ölü ele geçirildikten sonra Türkiye'de yapılan operasyonlarda örgüt silahlarını gömdü. Hatta bu silahların askeri bir takım bölgelere gömüldüğü söyleniyor, askeri bölgelere girip ihbar filan olmadıkça arama filan yapamazsınız. Hüseyin Velioğlu öldürüldükten sonra Türkiye'de şöyle yanlış bir imaj doğdu, iş bitti.. Belli şartlar oluşmadan bitmez.."

'Hizbullah tahliyeleri demokratik açılım sürecinde güneydoğuda kaos yaratmak amacı ile yapıldı'

Son tahliyelerin de konuşulduğu Kozmik Oda'da, Bülent Orakoğlu'nun söyledikleri çok çarpıcıydı : "2007 Ergenekon operasyonları, Türkiye'nin çok büyük operasyonları. Tabiri caizse Türkiye'deki bütün çeteleşmiş yapılar temizleniyor. Ergenekon'dan bir takım insanlar cezaevinde bulunuyor. Şimdi kamuoyunda şu dillendirilme yapılacaktı ve oldu, şu kadar insanı öldürmüş insan serbest kalıyor, Ergenekon'da kitap yazmış ya da darbe yapıcam diyen insan içerde duruyor. Ergenekon operasyonları etkisizleştirilmek istenecek bu bir. İkincisi kısaca söyliyim, demokratik açılımla ilgili bu bırakılmalar ciddi anlamda Güneydoğu'yu karıştırmak, kaos yaratmak için yapıldı."

'Hizbullah hala korunuyor...Tahliyelerinde sistemin aksaklıklarını kullanan derin yapılar var'

Rıdvan Memi'nin terörle mücadelede 93 konseptinin sona ermesine rağmen Hizbullah'ın korunmaya devam etmesine ilişkin sorusuna Bülent Orakoğlu yanıt verirken bu korumanun halen de devam ettiğini söyledi ve bugünkü tahliyelere ilişkin şu diyalog yaşandı:

Bülent Orakoğlu: Ama bunda ne AK Parti'nin ne de yargının değil, sistemin aksaklıklarını kullanan derin yapıların etkisi var.

Rıdvan Memi: Hala görevdeler ve hala aktifler?

Bülent Orakoğlu: Tabi.

'Liderlerinin tahliyesi ile Hizbullah'ın içindeki liderlik mücadelesi bitirildi'

"Hizbullah'ın içerisinde bir eski-yeni mücadele yani eski kuşakla yeni kuşak diye bir mücadele vardı. Çünkü şöyle, Hüseyin Velioğlu tek lider, mutlak liderdi. Orda şura mura, örgütsel yapının gerektirdiği bir komuta zinciri içerisindeki bu örgüt için söylüyorum bir takım yapılanmalar vardı ama her şey Hüseyin Velioğlu'ydu. Hüseyin Velioğlu'ndan sonra gençler ayrı bir şey yani Hizbullah örgütü içerisinde ve eski kuşaklarda ayrı bir takım stratejiler. Rıdvan Memi: Tahliyelerin bununla ilişkisi?

Bülent Orakoğlu: Tahliyelerin bununla ilgisi şu, liderler bırakılınca Hizbullah'ın içerisindeki liderlik çatışması bitiriliyor. Onu söylemeye çalışıyorum."

'Hizbullaha yönelik operasyon yapılmasına engel olan Mehmet Ağar'dır'

Rıdvan Memi: 2000 yılına kadar Hizbullah'a aktif bir müdahale görmüyoruz, neden?

Bülent Orakoğlu: Bu konu, aslında olayın perde arkasını bilmeyenler için konuşuyorum yani, PKK'yla mücadele ettiği için. Güvenlik güçlerimizin bu Hizbullah'ı koruduğu yıllar... Hatta Mehmet Ağar o zaman Emniyet Genel Müdürü, Mehmet Ağar'a bir mektup geliyor. Hizbullah'ın üst düzey seviyesinden biri mektup yazıyor, Genel Müdürlüğe geliyor. Orada Mehmet Ağar, örgütün, güvenlik güçlerine saldırmadığı yani PKK'ya saldırdığı gibi bir şeyi ortaya koyuyor. Böyle bir cevap veriyor. Mehmet Ağar'da bunu kendi kafasından yapmıyor muhakkak ki. Bir operasyon yapılmasına gerek yoktur gibi bir cevap veriyor. Çünkü mektubu yazan Hizbullah'ın o süreç içerisindeki faaliyetlerini çok açık bir biçimde anlatıyor."

'Uğur Mumcu'nun ulaştığı bilgileri Eşref Bitlis'e aktarması hayatına mal oldu'

"Uğur Mumcu çok önemli konular araştırmıştır. PKK meselesi, Öcalan'ın devletle olan ilişkileri arkasından Hizbullah'ın devletle olan ilişkileri. Türkiye'nin bazı büyük olaylarda mesala Mossad gibi yabancı gizli servislerin Türkiye'deki rollerini araştıran bir kişiydi. Buna daha çok ciddi 10-15 tane madde sayabiliriz buna. Şimdi Uğur Mumcu'ya gene böyle bir dosya geliyor. Bu dosya geldiği zaman kendisi bakın bu dönemde çok tabu olan konu araştırarak bir gazeteci bunlardan dehşete düşüyor. Çünkü yaptığı hareketlerden bunu anlıyoruz yani. Ve hemen sayın Cumhurbaşkanı'nı arıyor. Turgut bey yok o anda emir subayı, orda kim çıktıysa onla görüşüyor.Cumhurbaşkanının Türki Cumhuriyetlerde olduğu söyleniyor. Sonra dönüyor sayın Eşref Bitlis Paşa'yı arıyor. Bence hayatına mal olacak bir hata yapıyor. Kendisine gelen dosyayla ilgili bir takım şeyler anlatıyor Bitlis Paşa'ya. Anlatınca muhakkak ki Uğur Mumcu izlenen bir kişi. Bu izlenmeler yanlış anlaşılmasın devlette izleyebilir kanuni olarak, başka örgütlerde, gizli servislerde izleyebilir basit bir şey çünkü ve izleniyor. Uğur Mumcu hepimizin bildiği gibi arabasına biniyor ve uçuyor. Aradan belli bir süre geçtikten sonra Eşref Bitlis'in uçağı kaza olarak düştü, ondan sonrada Turgut Özal'ın vefatı bu üç aylık bir süredir yani bu saydıklarımız"

'90'lardaki cinayetlerin hepsi tek bir merkezden yönetildi'

"Türkiye'de bilhassa 90'lı yıllarda meydana gelen toplumsal olarak hem de kamu vicdanını rahatsız etmiş faili meçhul belki tetikçisi çıkmış ama fakat bunun arkasındaki emri veren beyin irade çıkmadığı için bunları söylüyorum. Bazılarında hiç yakalanamamış. Bunlarının hepsinin bir merkezden yapıldığı çok açık."

Hiç yorum yok: