16 Kasım 2011 Çarşamba

Darbe yapamayınca derin devlet PKK ortaya çıktı!

Aziz ÜSTEL
austel@stargazete.com

Darbe yapamayınca derin devlet PKK ortaya çıktı!
AK Parti’ye karşı Ergenekon, Sarıkız, Ayışığı, Balyoz gibi bir dizi darbe girişimini devreye soktuktan sonra, “hata yaptık, silahları bırakıyoruz” diyen Öcalan ve PKK, 1 Haziran 2004’te silahı yeniden devreye soktu. Bu dönem tam da AK Parti’ye karşı cunta tezgahlarının kurulduğu dönemdir. Belli ki derin devlet, AK Parti iktidarını devirmek, Kürt sorununun çözümünü, Türkiye’nin AB üyeliğini ve demokratikleşme sürecini engellemek, yani var olan düzeni (statükoyu) korumak için harekete geçti.

“Beni asıl hayal kırıklığına uğratan BDP ve PKK oldu” diye anlatıyor ünlü Kürt yazar, düşünür Kemal Burkay. Nedeniyse açılıma destek vermemeleri ve de Ergenekon davalarını görmezden gelmeleri hatta, zaman zaman, eleştirmeleri. Ergenekon davalarını desteklememe nedenlerini Burkay, vizyonsuzluğun yanısıra bu davaların bazı gerçeklere ışık tutabilecek olmasına bağlıyor. Çünkü Ergenekon, sadece devletin değil Kürt hareketinin içinde de örgütlenmiş. Sayın Burkay’ın bu açıklaması, insanın aklına Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin içine, yıllar önce, MİT adına sızan Yüzbaşı İlyas Aydın’ın bir süre sonra Pilot Necati Kaya adıyla PKK’ya da maddi olanaklar sağladığı savını getiriyor. Devlet Eski Bakanı ve Emekli Hakim Albay Baki Tuğ, “Mahir Çayan’ı da Abdullah Öcalan’ı da aynı el besledi, finanse etti!” diyor Kırmızı Çizgi adlı derginin 11’inci sayısında: “Mahir Çayan’a parasal destek vererek silahlı eylemler yapmaya yönlendiren Hava Yüzbaşı İlyas Aydın, daha sonra Pilot Necati Kaya takma adıyla, Abdullah Öcalan’ın da örgüt kurmasına ve silahlı eylem yapmasına parasal destek sağladı ve uzun süre birlikte çalıştı.” Bunu söyleyen Baki Tuğ 2. Çiller Hükümetinde Devlet Bakanı ama daha önemlisi Deniz Gezmiş’i yargılayan mahkemenin savcısıydı. İlyas Aydın, Filistin’de öldürüldü, ajan olduğunu itiraf ettikten sonra.

Kemal Burkay, BDP’nin açılıma ve Ergenekon davalarına destek vermemesinin ardında yatan bir başka nedeninse “AK Parti ne yapıyorsa kötü yapıyordur” anlayışı olduğunu söylüyor. Bu anlayışın kökeninde yatan nedeni, AK Parti’nin Güneydoğu’da BDP adaylarının toplamından daha fazla oy almasında aramak gerek aslında. Ve tabi AK Parti Kürt sorununu çözerse ne PKK’nın ne de BDP’nin herhangi bir işlevi, değeri ve de anlamı kalıyor.

Kemal Burkay, Öcalan’la ilgili şu saptamalarda bulunuyor: “Ben Öcalan’ı kendime rakip olarak görmüyorum. Düşman olarak da görmüyorum. Tutuklu bir insan. Özgürlüğüne kavuşursa bundan rahatsız olmam. Bakın bir Arap Baharı yaşanıyor. Saddam, Esad... Öcalan’ın örnek aldığı kişilerdir bunlar, taklit ettikleridir.”

Kemal Burkay gerçekleri hiç çekinmeden söylüyor ve her geçen gün Kürtler bu gerçeklerin ışığında PKK’nın da, KCK’nın da, BDP’nin de ne olup ne olmadığını daha iyi anlamaya başlıyor!

(Kemal Burkay—Söyleşi—

Yeni Şafak/ Apo-Pilot-Derin Devlet—Krypto Yayınları. (Necdet Pekmezci)

Hiç yorum yok: